11 Mart 2013 Pazartesi

Tahammül Edilemeyen Dil: Kürtçe

“….ama bu kürtçe, bildiğin türkçeden arak. bissürü kelimeyi araklayıp dil yapmışlar, şaşırmadım değil. neyse. şimdi bunların dili bir acayip aga, bayaa bir kaba. itici felan. almanca gibi ama fransızcayı da andırıyor bak. fransızca aslnda yumuşaktır, bunlarınki hollandaca misali. biraz da danimarkaca sezdim içinde yalan yok. latinceyle alağkası olmadığını da çözmem çok uzun sürmedi. ibraniceyi andırdığı anlarda ise kulağımı tıkadım, israil geldi aklıma, hala coca cola içmiyorum örneğin, israil'e para gidiyor diye. bilinçli davranmak gerek tabii ama neyse….”

Elbette internetin çoğu zaman bedel ödeme korkusu olmadan bir cesaret ve özgürlük ortamı olması artık kabul gören bir şey fakat yinede yukardaki paragraf beni hayli hayrete düşürdü.Konumuz “Kürtçe dil mi?” gibi bir soruya cevap aramak değil tabiki.Yukardaki alıntının başı da var ve yazan kişi bir toplu taşıma aracında duyduğu Kürtçe’den bahsediyor.Bu yazının konusuda burda başlıyor:


kürtçe

Hergün Kürtçe duyar olduk ama ne kadar tahammül edebiliyoruz?”Tahammül etmek”evet tam olarak bunu söyledim.Nasıl olur da bazı insanlar daha çocukken “anne” diye ağlamak varken “dayik” diye kaba bir kelime kullanırlar?Yada bi sevdikleri öldüğünde Türkçe gibi bir dil dururken,ölen nenelerinin(Pîrik) dilinde ağıt yakabilirler anlamak mümkün değil.Hadi tüm bunları bi kenera bırakın bide bu insanlar o kaba(!) dili batıya geldiklerinde (yada gönderildiklerinde) de bırakmıyor bide herkesin yanında konuşuyorlar.

Şimdi konumuza dönelim.Kürtçe duyduğunuzda neler hissediyorsunuz? bu soruyu kendinize bi sorun ve lütfen samimi cevaplar arayın ,keza eğer dünyanın en sert dillerinden olan Almanca bile ülkemizde en çok ilgi duyulan ikinci dil iken,Kürtçe’nin kibar kabul edilen Fransızca’ya benzer ses yapısına rağmen neden sürekli “kaba dil(!)”olarak tanımlandığını anlamanın hislerden başka açıklaması olmayacaktır.

Mesela toplu taşıma araçları çok trajikomik örnekler sunar;
1-)Birileri Kürtçe konuşur,yanınızdaki grubun bir anda filolog olduğu ortaya çıkar.
2-)Kalabalık bi grup Kürtçe konuşmaya başlar ve sesleri giderek yükselir,yol bitmeden tüm otobüse duyurmak isterler:”Biz Kürtçe konuşuyoruz!”
3-)Biri telefonda Kürtçe konuşur,etrafınızı bir anda ülkenin kurucuları kaplamaya başlar ve bir “milli duruş(!)” gösterip o kişiye sataşmaya başlarlar.
4-)Birileri Kürtçe konuşur,yanınızdaki arkadaş Kürt’tür ve sürekli size sorgulayan gözlerle bakar”Ne diyorsun?”

Yukarıdaki örnekler hayatın bize göstereceği örneklerin çok küçük bir bölümü olsada ne kadar büyük acılar çeken ve çekmekte olan insanlar olduğumuzu göstermeye yeter.Çünkü dünyada hiçbir anlaşma biçimi;kaba,ilkel,komik,vb.şekillerde nitelenemez ve aklı ile düşünen hiçbir insan bunu yapmaz.Ama şunuda artık öğreniyoruz ki.Kürtçe’ye nefret beslemeleri için bu insanların evlatları öldürtülmüş,komik bulmaları için lehçe üzerinden komedi proğramları hazırlanmış,dil olmadığına dair belgeler çıkarılmış,pkk ve Kürtçe kelimeleri birlikte servis edilmiş hatta pkkdan daha önce böyle bir dilin olmadığı havası verilmiş ve nefret etmeleri sağlanmak istenmiş.Yani sadece duygusal düşünmeleri istenmemiş aynı anda duyguları yönlendirilmek istenmiş.

Ama ne olursa olsun bu,kimseye bi başkasının dilene saldırma hakkı vermez,saldırılarını meşrulaştırmaz.
Umalım ki,bir tane insanın:anasından doğup toprak olana kadar konuştuğu bir dil varsa karşımızda;o insana ve o dile saygı duymayı öğreneceğiz.

Related Articles

0 yorum:

Yorum Gönder